akşehir

Akşehir İlçesi ; İç Anadolu Bölgesi'nin Güney-Batısı' nda, Sultan
Dağları'nın Kuzey eteklerine yaslanmış, bereketli bir ova üzerinde
kuruludur ve yüzölçümü 2200 km2. dir. İlçenin 8 km. kuzeyinde Akşehir
Gölü başlar. Taşma alanlarıyla 353 km2 büyüklüğündeki gölün suyu tatlıdır.
Sazan ve turna balıkları avcılığı yapılmaktadır. Etrafını çeviren
bataklıklardan elde edilen sazlar dekorasyon ve izolasyonda kullanılır.
Akşehir ve çevresi, sert kara ikliminden daha yumuşak , yağışlı hava
şartları nedeniyle, yerleşim ve tarıma daha elverişlidir. Bölgede
tahılların yanısıra pancar, mısır, haşhaş , (afyon ) tarımı ve meyvecilik
( kiraz, elma , armut, erik vb. ) yaygın olarak yapılmaktadır. Akşehir ve
çevresinde KOBİ' ler bünyesinde gıda , madeni eşya, cam ve plastik eşya
sektörlerinde faaliyet gösteren üretim birimleri yaygındır. Geçen yıl altyapı
inşaatlarına başlanan olan Akşehir Organize Sanayi Bölgesi' nin, yapılacak büyük
ölçekli yatırımlarla ekonomiyi daha da güçlendirip canlandırması beklenmektedir.
Canlı sosyal, ekonomik ve kültürel hayatı, gelişmiş, maharetli küçük esnaf
ve sanatkarlar topluluğu, 30 dan fazla köyü ve bucakları , 100.000 i aşan
genel nüfusu ( kent içi 70.000 ), yaygın eğitim ( yüksek öğretim dahil ) ve
sağlık kurumları, yetişmiş insan potansiyelleri ile Akşehir, yöresinde önemli
ve doğal bir merkez konumunu kazanmıştır.

Tarih boyunca hep önemli bir yerleşim, ticaret, kültür merkezi olan Akşehir'e ait
ilk arkeolojik bulgular Neolitik Dönem'e kadar uzanıyor. Etiler zamanında Akşehir'in
adı THYMBRİON' dur. Zamanla Frikya egemenliğine daha sonra Anadolu ‘ da egemenlik kuran Lidyalılar’ ın yönetiminde kalan Akşehir'in önemi daha da artmıştır. "Krallar Yolu" Akşehir' den geçmektedir. Akşehir , İ. Ö. III. yüzyılda, PHİLOMELİUM " Bal Sevenler " adıyla anılmaya başlanmıştır. Pers ve Hellenistik dönemlerden sonra kent, Roma daha sonra da Bizans egemenliğine geçer.

Araplar Akşehir'i , beyaz çiçek açmış elma ve erik ağaçlarının görüntüsünden
dolayı "Belde-i Beyza" (Beyaz Şehir) olarak anmışlardır.Ancak sonra Anadolu'ya
yayılan Türkler, Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasında kenti almışlardır.
Haçlı Seferleri, Selçuklu taht kavgaları, Moğol istilası sıralarında sürekli savaşlar
yaşayan Akşehir ( Akşar ) büyük yıkımlar yaşamak zorunda kalmıştır. 1381
yılında Padişah Murat Hüdavendigâr ' a satılarak Osmanlı egemenliğine girerse de
Y. Beyazit'in Timur' a yenilmesi ile Moğollar'ın, Fetret döneminden sonra
Karamanoğulları' nın eline geçer. Nihayet Fatih Sultan Mehmet 1467 yılında
Akşehir' i fethederek Osmanlı topraklarına katar. 19.YY .sonlarında Akşehir’de
Kaymakanlık yapan Bereketzade İsmail Hakkı’ nın Hatıralarında verdiği bilgilere
göre; Akşehir’in çevre kasabalarıyla birlikte (Cihanbeyli, Doğanhisar vb.)
50.000' den fazla nüfusu vardır. Türkler, Yörükler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar vd.
diğer milliyetlerden insanların birarada yaşadığı sosyal ve ekonomik bakımdan
canlı, bir merkezî yerleşme birimidir.

Kurtuluş Savaşı Dönemi (Garp Cepshesi Karagahı)

Kurtuluş Savaşımız' ın dönüm noktası Sakarya Meydan
Muharebesi'nden sonra,18 Kasım 1921 tarihinden itibaren Garp
( Batı ) cephesi karargahı Akşehir' e yerleşir. Kumandan İsmet
( İnönü ) Paşa TBMM' den ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'
dan aldığı emirlerle "Büyük Taarruz" un hazırlıklarını 9 ay boyunca
Akşehir' de yapar. Akşehir, bir anlamda sinesinde Büyük Taarruz'u
doğuma hazırlar. M.Kemal Paşa' nın da katılımıyla son hazırlıklar
tamamlanır ve 24 Ağustos 1922 tarihinde ,Batı Cephesi Karargahı ve
bağlı kuvvetlerimiz Büyük Taarruz için Akşehir' den Afyon' a doğru
hareket ederler. Ünlü yazarımız,hemşehrimiz merhumTarık Buğra,
Küçük Ağa romanında işte o günlerin Akşehir'ini anlatmıştır. 24
Ağustos her yıl Akşehir Onur Günü olarak coşkuyla kutlanır.

 
 
Bugün 4 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol